disk çağrı yapıyor: ''tüm emekçiler taksim'e'' deyu.. o tarihe kadar yapılan en geniş katılımlı gösteri bu olacak.. yüzbinler akıyor taksim'e.. günler önceden belli, bir şeyler olacak.. 12 mart'ı nasıl hazırladılarsa, 12 eylül'ü de öyle hazırlıyorlar. 12! o uğursuz sayı. 13 filan hikaye, 12'ye eğilmeli birazda..

yüzbinler akıyor taksim'e.. marşlar söyleniyor, halaylar çekiliyor.. herkes mutlu, herkes olacaklardan habersiz.. kamyonetler çekiliyor sokak köşelerine, yolları tıkasın deyu. kazancı yokuşu kapanmış..

kalabalık pür dikkat kemal türker'i dinliyor.. ve olan oluyor, orospu çocuğu olarak adlandırdığım bir grup kalabalığın üzerine rast gele ateş açıyor.. halk panik halinde sağa sola koşuyor, birbirini eziyor.. kazancı yokuşu'nun olduğu yerde durum fena.. ezilen ezilene.. polis panzerleri halkın üzerine kırıyor direksiyonu.. 1 kişiyi de öyle kaybediyoruz.. eziyorlar lan kızı, düşünsene.. panzerin altında kalıyor. 33 kişiyi de orada kaybediyoruz. 33 emekçi, 33 günahsız insan.. kimin umrunda ama değil mi?? 31 sene önce olmuşmuş, taramışlarmış, failleri bulunamamışmış... iç çekişme, solda hesaplaşma denmişmiş..! boşverin;

yazdım okudunuz.. hadi kahveleri yudumlamaya, winstonları yakmaya devam.. ne yapalım, bizim özgür irademizin de tercihi bu, varsa kaderimize yazılan da.. kahve enfes, afiyet olsun bana.